Birçok halk sanatçısının yaşam öyküsünde olduğu gibi Kul Himmet’in yaşamıyla ilgili tartışmalar da vardır. Tartışmaların sonuçlanamamasının asıl nedeni halk sanatçılarıyla ilgili başvurulacak yazılı kaynakların yeterli olmaması; tek yazılı kaynak olan cönklerin de bütünüyle doğru kabul edilebilecek nitelikte olamayışıdır.
16. yüzyılın ünlü ve büyük Alevi ozanı Kul Himmet, Tokat’ın Almus ilçesine bağlı Varzıl (yeni adıyla Görümlü) köyünden olup mezarı da oradadır. Soyundan gelenler de aynı köyde yaşamaktadırlar. Şimdiye dek ancak 15-20 kadar nefesi yayınlanmış, yaşantısı üzerine bilgi verilmemiştir. Şiirleri yüz elliden çoktur.
Kul Himmet, kendi çağı içinde tekke ve tarikat öğrenim ve kültürünün verebileceğini en geniş biçimde almış bir ozan olarak karşımıza çıkmaktadır. Dili çok sade olmakla birlikte, tasavvuf ve tarikat terimlerini iyi kullanmaktadır. İslam ve tasavvuf tarihini de bildiğini gösteren şiirleri, kültürlü olduğunu gösteren iyi birer tanıktır.
Kul Himmet’in yaşadığı tarihsel dönem, Osmanlı İmparatorluğunun alabildiğine karışıklıklarla dolu, bunalımlı bir dönemidir. Pir Sultan’ın asılması, onun yandaşlarından, müritlerinden Kul Himmet’in de izlendiği kanısını uyandırmaktadır. Kendisinden sonra gelen ozanların Kul Himmet’in makamının sır olduğu betimlemesini yapmaları bunu doğrulamaktadır.
Kul Himmet Alevi-Bektaşi topluluğu içerisinde kutsallaştırılmıştır. Çorum ilinin İmat Köyünden olan Aşık Mehmet bir deyişinde:
“Kul Himmet katarından ayırma bizi”diye yakarmaktadır. Allah-Muhammet-Ali üçlüsüyle vurgulanan Alevi-Bektaşi anlayışını bütün açıklığıyla onun dizelerinde bulmak mümkündür:
Her sabah her sabah ötüşür kuşlar, Allah bir Muhammed Ali diyerek. Bülbüller gül için figana başlar, Allah bir Muhammed Ali diyerek.Kul Himmet’e, sadece Alevi-Bektaşi topluluğu değil diğer kesimler de ilgi göstermektedir. Anadolu’nun geniş bir kesiminde değişik halk ozanlarının onun şiirlerini okuyor olmaları, onu “usta” görmeleri de bunu doğrulamaktadır. Günümüzde de her yıl düzenlenen Kul Himmet’i anma toplantıları ve köyü Varzıl’da yapılan törenlere gösterilen büyük ilgi bunun canlı bir kanıtıdır.
Yer altında sarı öküz, Hak bilir kaç yaşındadır. Ver anın manasın bana, Dünya anın peşindedir Alnı sakar, önü sakar, Kulağını dikmiş bakar, O da candır, korku çeker, Bir sinekçik döşündedir. Alnı yardır, önü yardır, Sarkısı mısırı vardır, Üç yüz eli, ayağı vardır, Her biri bir yaşındadır. Tüyünün üstü nur tutmuş, Tırnakları taşa batmış, Burun Hindistan’a yetmiş, Elbüsten bir dişindedir. Kul Himmet’im gevher kânı, Dağlardan kalındır gönü, Çifte koşa idim anı, Hikmet anın işindedir. Seyyah olup şu alemi gezerimBir dost bulamadım gün akşam oldu
Kendi efkarımca okur yazarım
Bir dost bulamadım gün akşam olduİki elim gitmez oldu yüzümden
Ah ettikçe yaşlar gelir gözümden
Kusurumu gördüm kendi özümden
Bir dost bulamadım gün akşam olduBozuk şu dünyanın temeli bozuk
Tükendi daneler kalmadı azık
Yazıktır şu geçen ömre yazık
Bir dost bulamadım gün akşam oldu
Kul Himmet üstadım ummana dalam
Gidenler gelmedi bir haber alam
Abdal oldum şal giydim bir zaman
Bir dost bulamadım gün akşam oldu
Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün
Dünya kadar malın olsa ne fayda
Söyleyen dillerin söylemez olur
Bülbül gibi dilin olsa ne fayda
Bir gün seni götürürler evinden
Hakkın kelamını kesme dilinden
Kurtulmazsın Azrailin elinden
Türlü türlü yolun olsa ne fayda
Sen söylersin söz içinde sözün var
Çalarsın çırparsın oğlun kızın var
Şu dünyada üç beş arşın bezin var
Tüm bedesten senin olsa ne fayda
Kul Himmet Üstadım gelse otursa
Hakkın kelâmını bile getirse
Dünya benim deyip zapta geçirse
Karun kadar malın olsa ne fayda
Kaynakça
www.edebiyatogretmeni.org/kul-himmet/