Zarife Özkan -> Arkeoloji Türkiye

Narlıdere, İzmir ve çevresindeki en eski Alevi köylerinden birisidir. Yanyatır Ocağı’nın kurucusu olarak bilinen Çobanlı Aşireti’nden Durhasan dedenin torunu olan Hızır dede, obası ile 1800’lü yılların başında Narlıdere’de yerleşik hayata geçer. Daha sonrasında ibadetlerini yerine getirmek için bir cemevi yapılmasına karar verirler ve diğer illerde yaşayan Tahtacı aşiretlerine, yardım için haber salarlar.

Gelen yardımlar üzerine 1854 yılında bugün kültürevi olarak bilinen tarihi cemevinin yapımına başlarlar. Bina, adını kimsenin bilmediği Rum asıllı bir usta tarafından yapılmıştır. Kerestelerinin Antalya’nın Finike ilçesinin Göbük köyünden katırlarla getirildiği, salon taşlarının ise Malta’dan deniz yoluyla getirildiği bilinmektedir. Yanyatır Ocağı olarak bilinen tarihi cemevi, Türkiye’deki Tahtacı aşiretinin en büyük ve en kutsal iki ocağından biridir. Cemevinin en önemli işlevi, dara durma (baş okutma), sorgu cemlerinin burada yapılmasıdır. Tarihi cemevinin girişinde aşevi ve kurban kesim yerlerinin olduğu; fakat bunların tamamının yıkıldığı ve mezarlıkta mürşit yakınları ve akrabalarının yattığı bilinmektedir. Binanın ön bahçesinde yer alan kuyunun başında, eskiden genç kızların sevgililerine maniler söyleyerek eğlendikleri, cem törenlerinin girişteki büyük salonda yapıldığı, sağdaki ve soldaki odalarda mürşitlerin kaldığı, üst katta dışarıdan gelen konukların ağırlandığı bilinmektedir. 13. yüzyılda Anadolu’da ,ağaç eri olarak da bilinen Tahtacılar, 16. yüzyıla Osmanlı vergi nüfusu tahrir defterine “Cemaati-i Tahtacıyan” olarak geçerler. Bu yüzyıldan yerleşik hayata geçilen döneme kadar göçebe olarak dağları ve ormanlık alanları yurt edinerek ağaç işleri ile uğraşırlar. Ağaç işleme sanatının en iyi temsilcisidirler. Bu sanatın güzel örneklerini cemevinin üst katlarındaki tavan süslerinde görülmekte (İzmir/EVRENSEL)


Geen fotobeschrijving beschikbaar.

Kan een afbeelding zijn van monument en boom

Kan een afbeelding zijn van Stonehenge

Geen fotobeschrijving beschikbaar.