Nidâ Haktan


Türk resim ve edebiyat dünyasının unutulmaz isimlerinden biri olan Fikret Otyam, sadece sanat eserleriyle değil, aynı zamanda Anadolu’nun kültürel zenginliklerine duyduğu derin ilgi ve sevgiyle de tanınır. Otyam’ın yaşamı, sanatının her köşesine yansıyan halk sevgisi, adalet arayışı ve inançlara duyduğu saygıyla şekillenmiştir. Özellikle Alevilik, onun hem bir ilham kaynağı hem de bir tutku olarak hayatında önemli bir yer tutmuştur.

Alevilik ve Otyam: Ruhani Bağ

Fikret Otyam, yaşamının büyük bir kısmını Anadolu’yu dolaşarak geçirmiştir. Onun için Anadolu sadece bir coğrafya değil, insanlığın köklerinin, hikâyelerinin ve inançlarının beşiğidir. Otyam, bu topraklarda Aleviliğin derin izlerine tanık olmuş, Alevi kültürüne ve felsefesine büyük bir hayranlık duymuştur. Bu hayranlık, sadece bir gözlemci olmanın ötesine geçerek onun eserlerinde ve yazılarında kendini göstermiştir.

Alevilik, insana, doğaya ve Tanrı’ya duyulan aşkı merkezine alan bir inanç ve yaşam biçimidir. Fikret Otyam da tıpkı bir Alevi ozanı gibi doğayla, insanla ve Tanrı’yla bir bağ kurmayı başarmış bir sanatçıdır. Onun eserlerinde görülen renklerin sıcaklığı, Anadolu’nun taşrasından duyulan türküler, Alevi nefeslerinin derinliğini ve insana dair sevgiyi hissettirir.

Sanatında Alevilik İzleri

Fikret OTYAM'ı Anma Günü ( 9 Ağustos ) | HACIBEKTAŞFikret Otyam’ın tablolarında ve yazılarında Alevilik, kimi zaman açık bir tema olarak karşımıza çıkar, kimi zaman da bir alt metin olarak yer alır. Anadolu’da karşılaştığı dede ve zakirlerin, cem törenlerinin ve aşıkların hikâyelerini büyük bir titizlikle kaydetmiştir. Onun portrelerinde, köylü kadınların ve erkeklerin yüz hatlarında Alevi kültürünün derin manevi izlerini görmek mümkündür.

Otyam’ın “insan”a olan tutkusu, Alevilikteki “insan-ı kâmil” anlayışıyla büyük bir paralellik taşır. O, insanı Tanrı’nın bir yansıması olarak görür ve bunu sanatında yüceltir. Özellikle Alevi inancında büyük bir yeri olan sevgiyi, hoşgörüyü ve eşitliği eserlerine işler. Onun fırçasından dökülen her renk, kaleminden çıkan her cümle, bu değerlerin bir yankısıdır.

Aşk ile Yazılan Hayat

Fikret Otyam, Aleviliği sadece bir inanç sistemi olarak değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesi olarak benimsemiştir. Onun Alevilikle kurduğu bağ, bir sanatçının bir kültüre duyduğu geçici bir ilginin çok ötesindedir. Bu bağ, onun Anadolu insanıyla olan içten dostluğu ve sevgisinin bir sonucudur. Otyam, Alevi deyişlerini dinlerken, zakirlerin sazından dökülen nağmeleri izlerken bu coğrafyanın aşkını bir kez daha hissetmiştir.

O, bir sözünde “Anadolu, beni ben yapan her şeydir” der. Bu cümlenin ardında, Alevi inancının barındırdığı adalet, eşitlik ve sevgi duygusunun derin izlerini görmek mümkündür.

Son Söz

Fikret Otyam, sanatında ve yaşamında Aleviliğin aşkına ve maneviyatına sıkı sıkıya bağlı bir isim olarak anılmayı hak eder. Onun Alevilikle olan ilişkisi, bir sanatçının inançlara duyduğu estetik hayranlık değil, bir insanın insanlığa ve sevgiye duyduğu derin saygının yansımasıdır. Otyam, Anadolu’nun ruhunu Alevilikle birleştirerek, sanatında ve yazılarında aşkı, hoşgörüyü ve insanlığı en güçlü şekilde dile getirmiştir.

Fikret Otyam’ı anarken, onun bu topraklara bıraktığı izleri, Aleviliğe duyduğu sevgiyi ve insanlığa olan inancını hatırlamak, sadece bir sanatçıyı değil, aynı zamanda bir insani değerler manifestosunu da anmak demektir.