XVI. yüzyılda . Bektaşiliği yeni baştan düzenleyip bilinen hüviyetine kavuşturan mutasavvıf. Mensuplarınca Hacı Bektaş-ı Veli’den sonra ikinci pir (pir-i sani) kabul edilen Balım Sultan’ın asıl adının Hızır Balı olduğu ileri sürülür. Yaşadığı dönemden kalma doğrudan kendisiyle ilgili hiçbir belge bulunmadığından, hakkında bütün bilinenler yazılı ve sözlü Bektaşi geleneğine dayanır. Ancak bu gelenekteki rivâyetler de bazan birbirini tutmaz. Belki de bu yetersizlik yüzünden günümüze kadar bu önemli şahsiyet hakkında herhangi bir monografi yayımlanmamıştır.

Gerelateerde afbeeldingBalım Sultan, Hacı Bektaş-ı Veli Türbesi’nin yanında bulunan türbesindeki kapı kitâbesinde Hacı Bektaş‘ın soyundan Resul Balı’nın oğlu olarak gösterilmişse de Bektaşi geleneği onun Resul Balı’nın değil, Mürsel Balı’nın oğlu olduğu ve üstelik Hacı Bektaş’ın evliliği söz konusu olmadığından ancak “yol oğlu ” olabileceği inancındadır (mesela bk. Saha Said, s. 314-315, Şapolyo , s. 320). Buna karşılık geleneğin Çelebiler kolu, yani Hacı Bektaş’ın evlendiği ve dolayısıyla kendilerinin onun neslinden geldiği iddiasında olanların temsil ettiği kol ise Balım Sultan’ın gerçekten Hacı Bektaş soyuna mensup bulunduğunu , zirâ Bektaşilerin pir soyundan gelmeyen hiç kimseye “sultan” demediklerini ileri sürmektedir (mesela bk. Ulusoy, s. 77).

Baha Said Manisa Valide Camii Kütüphanesi’nde rastladığını söylediği 1315 ( 1897-98) tarihinde istinsah edilmiş bir yazmadan naklen, Balım Sultan’ın Bektaşi şeyhlerinden Sersem Ali Baba’nın Dimetoka’da evlendiği bir Sırp prensesinden doğma olduğunu iddia etmektedir.

Bugün için bu rivâyetlerden hangisinin gerçeğe dayandığını tesbit etmek imkânsız gibidir. Ancak burada önemli olan Balım Sultan’ın nesebi meselesinden ziyade onun XVI. yüzyıl başlarında Bektaşilik tarikatının gelişmesinde oynadığı rol ve buna paralel olarak Osmanlı-Safevi mücadelesinin kızıştığı bir dönemde Osmanlı yönetimi ile olan dikkate değer yakın ilişkileridir. Rivâyetler, Hızır Balı yahut Balım Sultan’la Osmanlı Sultanı ll. Bayezid’i sıkı bir ilişki içinde göstermektedir. Bu ilişki, Dimetoka’da doğduğu için eskiden beri buradaki büyük Bektaşi tekkesi Seyyid Ali Sultan (Kızıl Deli) Zaviyesi’ne ilgi duyan ll. Bayezid’in o zaman şeyh olan Balım Sultan’la tanışması sonucu doğmuştur. Yine söz konusu rivâyetlere göre Safevi propagandası Anadolu’da faaliyete geçtiği zaman Il. Bayezid Balım Sultan’ı Dimetoka’daki tekkeden alarak Hacı Bektaş Dergahı’nın başına getirmiştir. Böylece 907 (1501) tarihinde Balım Sultan resmen Osmanlı yönetimi tarafından Bektaşi tarikatının başına geçirilmiş oluyordu. Baha Said’in, Il. Bayezid’in bu işi Anadolu’daki Bektaşileri ve belki kısmen Kızılbaşları (Alevi) bu propagandanın tesirinden korumak maksadıyla yaptığını söylemesi son derece mantıklıdır. Nitekim Bektaşiler kendileriyle pek çok noktada müşterek olan Kızılbaşlar gibi Safevi yanlısı olmak yerine Osmanlı yönetimi yanında kalmayı tercih etmişlerdir. Herhalde bunda Balım Sultan’ın payını unutmamak lazımdır. Bu sebeple Bektaşi geleneği ll. Bayezid’in Balım Sultan’ın müridi olduğu inancındadır.

Gerelateerde afbeelding

Balım Sultan Türbesi, Nevşehir

Balım Sultan’ın iş başına gelir gelmez Bektaşiliği yeni bir ısiahat ve teşkilatlanmaya tabi tuttuğu bilinmektedir. Bektaşiliğin başlangıçta Sünni eğilimli bir tarikat olmasına rağmen Balım Sultan tarafından bugün bilinen hüviyetine kavuşturulduğu , yani gayri Sünni bir yapı kazandığı tezinin tarihi bir dayanağı yoktur. Bu görüşün yanı sıra bazı Bektaşi çevreler. özellikle Çelebiler koluna mensup olanlar. Balım Sultan’ın tarikatta birtakım yenilikler yaptığını kabul etmekle beraber ne mücerredlik erkânını ne de dede-babalığı kabule yanaşmazlar. Bununla beraber mücerredlik erkânı başta olmak üzere Bektaşilik’teki on iki imam kültü ve “Hak-Muhammed-Ali” şeklinde ifade edilen ulühiyyet telakkisi ile on iki post erkânının Balım Sultan zamanında düsturlaştırıldığı bir gerçektir. Balım Sultan. XV. yüzyıldan beri tarikat üzerinde etkilerini göstermeye başlayan Şii ve Hurûfi unsurları Bektaşiliğin bünyesine uygun bir şekilde ve Safevi propagandası ile politize olmasına imkân vermeden kaideieştirmeyi başarmış bir kişi olarak Bektaşilik tarihinde büyük bir rol oynamıştır.

Bu yüzdendir ki ona duyulan minnet ve saygıyı en iyi şekilde ifade etmek üzere Bektaşilik’te “Balım niyazı” denilen bir erkân geliştirilmiştir. Balım Sultan’dan bugüne intikal etmiş bir eser olmadığı gibi, ona atfedilen bazı nefeslerin kendisine aidiyeti de ispât edilmemiştir.

BİBLİYOGRAFYA : J. K. Birge, The Bektashi Order of Dervishes, London 1937, s. 56-58; Abdülbaki Gölpı­narlı, Alevi Bektaşi Nefesleri, İstanbul 1963, s. 108-109; E. Behnan Şapolyo, Mezhepler ve Tarikatlar Tarihi, İstanbul 1964, s. 320 ; M. Tevfik Oytan. Bektaşiliğin İçyüzü, İstanbul 1979, s. 373; A. Celalettin Ulusoy. Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli ve Alevi-Bektaşi Yolu, Hacı Bektaş 1980; Baha Said, “Bektaşiler”, TY, sy. 28 (1927), s. 314-326 ; Kâmüsü’l-alâm, ll, 1219; TA, V, 146.

Ahmet Yaşar OCAK

Kaynakça

TDV İslâm Ansiklopedisi, yıl: 1992, cilt: 5,  sayfa: 17-18

/sö