Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinlikleri

İnsanların inançlarına, renklerine, cinsiyetlerine göre eşit olduklarının kabul edilmediği; küreselleşen kapitalizmin ve yarattığı savaşların hüküm sürdüğü dünyamızda, Hacı Bektaş Veli’nin felsefesi daha da önemli hale gelmiştir.

16 Ağustos 1964 tarihinden itibaren, her yıl düzenlenen Hacı Bektaş Veli’yi Anma ve Kültür, Sanat Etkinliklerinde HOŞGÖRÜ, SEVGİ, BARIŞ ve DOSTLUK çağrıları yapılır. Anma törenleri sırasında semahlar dönülür, türküler söylenir, kurbanlar kesilir, ziyaretler yapılır. Anma törenlerinin temel amacı, insanlığa ışık tutmaya devam eden Hacı Bektaş Veli öğretisinin yeniden gündeme gelmesini sağlamak, bu öğretinin güzel ve yararlı mesajlarını insanlara yeniden sunabilmektir. Düzenlenen toplantı ve panellerle bu temel amaç hedeflenmektedir.

Her yıl 16 Ağustos’ta başlayan  anma etkinlikleri, Hacı Bektaş Veli Külliyesi’nin 16 Ağustos 1964’te müze olarak açılması ile başlamıştır. 1990 yılından itibaren anma törenlerine uluslararası bir nitelik kazandırılmaya çalışılmış ise de pek başarılı olunamamıştır.

Hacı Bektaş Veli’yi Anma ve Kültür Sanat Etkinlikleri çerçevesinde her yıl şiir ve öykü yarışmaları düzenlenmekte olup, katılım şartları www.hacibektas.bel.tr adresinden ulaşılan Hacıbektaş Belediyesi internet sitesinde ilan edilmektedir.

Kültür ve Sanat başlığı altında, Hacı Bektaş Veli’yi Anma ve Kültür Sanat Etkinliklerine ilişkin bilgileri öncelikle sunma gayreti içerisinde olacağız.

Hacı Bektaş Veli’yi Anma ve Kültür Sanat Etkinliklerine dair, internet ortamında küçük bir arşiv oluşturarak, geleceğe bilgi ve belge taşımaya çalışacağız. Bunun yanı sıra, Hacıbektaşlı sanatçılara ait bilgileri ve Hacıbektaş’taki diğer kültürel ve sanatsal faaliyetleri, gücümüz, bilgimiz, zamanımız yettiği ölçüde sizlere ulaştırmaya çalışacağız.

Her yıl düzenlenen Hacı Bektaş Veli’yi Anma ve Kültür, Sanat Etkinlikleri çerçevesinde, HOŞGÖRÜ, SEVGİ, BARIŞ ve DOSTLUĞA katkısı bulunanlara Hacı Bektaş Veli Dostluk ve Barış Ödülü verilmektedir. 1994 Yılından itibaren verilmeye başlanan Hacı Bektaş Veli Dostluk ve Barış ödülünün verilme koşulları bir yönetmelikle belirlenmiştir. 1994 yılından itibaren ödüllerin verildiği kişi ve kuruluşların listesi aşağıya çıkarılmıştır.

HACI BEKTAŞ VELİ DOSTLUK VE BARIŞ ÖDÜLÜ YÖNETMELİĞİ

  1. Ödülün adı “Hacı Bektaş Velî Dostluk ve Barış Ödülü” olup, her yıl düzenlenir.
  2. Ödül, 16 Ağustos tarihlerinde Hacıbektaş’ta yapılmakta olan Hacı Bektaş  Veli’yi Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinlikleri Düzenleme Kurulu tarafından organize edilir.
  3. Bu ödül; yurt içinde ve yurt dışında, Anadolu aydınlanması ve kültürünün araştırılıp irdelenmesinde; ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtılıp etkili olmasında; araştırma yapan sanatsal etkinlik veya ürünler ortaya koyan her türlü düşünsel, felsefi, sanatsal etkinliklerle, bir yandan uzak kökleriyle Anadolu aydınlanmasını irdeleyip ortaya çıkarırken bir yandan bu kültürün önemli kollarından birini, hatta bu kültüre damgasını vurmuş, bu yayınla tarihe mal olmuş Alevi-Bektaşi geleneği “damarının” aşısını da inceleyip ortaya çıkartan; yurdun bütünlüğüne, ulusun birliğine ve dünya barışına katkı sunan, kişi ve kuruluşları bu ödülle onurlandırırken, bu alan ve doğrultudaki yeni çalışmaları özendirmeyi amaçlar.
  4.  Jüri, Düzenleme Kurulu tarafından belirlenir ve 7 asil, 2 yedek üyeden oluşur.
  5. Jüri, kararını oy çokluğu esasına göre belirler.
  6. Ödül evrensel niteliktedir ve tüm dünya insanları veya kuruluşları arasında seçilebilir.
  7. Jüri, kararını en geç 01 Temmuz tarihine kadar alır ve Düzenleme Kuruluna bildirir.
  8. Bir sonraki yılın jürisi yıl içerisinde belirlenir ve üyelerine bildirilir.
  9. Jüri, her yıl yenilenir.
  10. Jüri, Düzenleme Kurulunun belirleyeceği en çok 5 aday adayı arasından ödülün verileceği kişiyi belirler. Düzenleme Kurulu adaylarını en geç 1 Haziran tarihine kadar jüri üyelerine bildirir.
  11. Ödül, özel bir kişiye verilebileceği gibi bir kuruma da verilebilir.
  12. Jürinin kararına Düzenleme Kurulu her ne suretle olur ise olsun itiraz edemez. Kararını değiştiremez.
  13. Ödüle layık görülen kişi veya kurum her yıl 15 Temmuz tarihinde açıklanır.
  14. Açıklama, gerek Basın Bildirisi şeklinde kamuoyuna, gerekse yazılı olarak kişi veya kuruma yapılır.
  15. Ödüle layık kimse bulunamaz ise bu da yine bir Basın Bildirisi ile kamuoyuna açıklanır.
  16. Prensip olarak ödül; 16-21 Ağustos Hacı Bektaş Veli Anma Törenlerinin açılış bölümünde verilir. Ancak zaman olarak ödülü alan şahıs veya kurum için uygun olamaz ise sağlanacak mutabakata göre törenlerin herhangi bir gününde de verilebilir.
  17. Hacıbektaş Belediye Başkanı 7 kişilik jürinin tabii üyesi ve başkanıdır. Başkan ayrıca jürinin sekreterya görevini de üstlenir.
  18. Jürinin diğer 6 üyesi ise Hacı Bektaş Veli Düşüncesini tanıyan basın mensuplarından; sinema ve tiyatro sanatçılarından; yazar, şair ve eleştirmenlerden; eğitim ve öğretim elemanlarından; üst düzey bürokrat ve siyasetçiler arasından seçilir.

HACI BEKTAŞ VELİ DOSTLUK VE BARIŞ ÖDÜLÜ’NÜ ALANLAR

1994 1.Hacı Bektaş Veli

Dostluk ve Barış Ödülü

Lütfü Kaleli
1995 2.Hacı Bektaş Veli

Dostluk ve Barış Ödülü

İsmet Zeki Eyüpoğlu
1996 3.Hacı Bektaş Veli

Dostluk ve Barış Ödülü

Fikret Otyam
1997 4.Hacı Bektaş Veli

Dostluk ve Barış Ödülü

Mahsuni Şerif
1998 5.Hacı Bektaş Veli

Dostluk ve Barış Ödülü

Doğan Taşdelen
1999 6.Hacı Bektaş Veli

Dostluk ve Barış Ödülü

İrene Melikof
1999 Hacı Bektaş Veli Onur Ödülü Nejat Birdoğan
2000 7.Hacı Bektaş Veli

Dostluk ve Barış Ödülü

İlhan Başgöz
2001 8.Hacı Bektaş Veli

Dostluk ve Barış Ödülü

Reha Çamuroğlu
2001 Hacı Bektaş Veli Onur Ödülü Hüseyin Çırakman
2002 9.Hacı Bektaş Veli

Dostluk ve Barış Ödülü

İlhan Selçuk
2003 10.Hacı Bektaş Veli

Dostluk ve Barış Ödülü

Arif Sağ
2003 Hacı Bektaş Veli Onur Ödülü    Sivas Olaylarının 10.yılı nedeniyle, Sivas Şehitleri adına;

Pir Sultan Abdal Dernekleri Genel Merkezi

2004 11.Hacı Bektaş

Veli Dostluk ve Barış Ödülü

Cafer Gök
2005 12.Hacı Bektaş Veli

Dostluk ve Barış Ödülü

Prof.Dr.Alemdar Yalçın
2006 13.Hacı Bektaş Veli

Dostluk ve Barış Ödülü

Miyase İlknur
2007 14.Hacı Bektaş Veli

Dostluk ve Barış Ödülü

Sabahat Akkiraz
2008 15.Hacı Bektaş Veli

Dostluk ve Barış Ödülü

Mehmet Seyfi Oktay
2009 16.Hacı Bektaş Veli

Dostluk ve Barış Ödülü

Şakir Keçeli
2010 17.Hacı Bektaş Veli

Dostluk ve Barış Ödülü

Cemal Şener
2011 18.Hacı Bektaş Veli

Dostluk ve Barış Ödülü

Mehmet Çamur
2012 19.Hacı Bektaş Veli

Dostluk ve Barış Ödülü

Rıza Zelyut
2013 20.Hacı Bektaş Veli

Dostluk ve Barış Ödülü

Ali Rıza Erkan
2014 21.Hacı Bektaş Veli

Dostluk ve Barış Ödülü

Gülizar Cengiz
2015 22.Hacı Bektaş Veli

Dostluk Ve Barış Ödülü

Prof. Dr. Çetin Yetkin
2016 23.Hacı Bektaş Veli

Dostluk Ve Barış Ödülü

Dr. Mehmet Alev Coşkun
2017 24.Hacı Bektaş Veli

Dostluk Ve Barış Ödülü

Doç. Dr. Özgür Savaşçı
2018 25.Hacı Bektaş Veli

Dostluk Ve Barış Ödülü

H. Dursun Gümüşoğlu
2019 26.Hacı Bektaş Veli

Dostluk Ve Barış Ödülü

Musa Eroğlu
2020 27.Hacı Bektaş Veli

Dostluk Ve Barış Ödülü

Hızır Avusturya Derneği

Kaynak: https://www.hacibektas.com/index.php?id=243



Muharrem Matemi Nedir, Orucu Nasıl Tutulur?

Miladi 10 Ekim 680, Hicri 10 Muharrem 61 günü, Hz. Hüseyin ve yanındaki aile fertleri ve yakınlarından oluşan 72 kişinin Kerbela çölünde Yezit ordusu tarafından katledilmesine istinaden yapılan yas ve tutulan oruçtur.

Yezit halifeliğini ilan ettikten sonra herkesin kendisine biat etmesini istemiş ve bu biat davetine Hz. Hüseyin icap etmemiştir. Bunun üzerine Yezit taraftarları Hz. Hüseyin’i taciz ve tehdit etmeye başlamışlar Hz. Hüseyin ve ailesine Mekke de yaşama imkânı bırakmamışlardır. Bunun üzerine Hz. Hüseyin’i destekleyenler kendisini Küfe’ye davet etmiş ve Hz. Hüseyin Küfe’ye doğru yola koyulmuştur.

Küfe’ye varmadan Kerbela çölünde Yezit ordusu tarafından önleri kesilir ve kuşatmaya alınırlar. Hz. Hüseyin’in Yezit’e biat etmesi istenir, biat ettiği takdirde kuşatmanın kaldırılacağı ve serbest bırakılacakları aksi takdirde ise katledilecekleri söylenir.

Yezit’in biat istemesi karşısında Hz. Hüseyin; “Müslümanlar, Yezit gibi bir hükümdara duçar olduğunda artık İslam’la vedalaşmak gerekir.” (Kaynak;  Musiru’l-Ahzan, s. 14-15; Luhuf, s. 9-10: Futuh-u İbn-i A’sem ve Maktel-i Harezmî)  diyerek, Yezit’e biat etmeyi reddetmiş hatta Yezit’in elinde olacak bir İslam’ın gerçek İslam’la alakasının kalmayacağını da ortaya koymuştur. Aleviler bugünkü Devlet İslamı’nı, Diyanet İslamı’nı,  Muaviye – Emevi – Yezit İslam’ı olarak görmektedirler.

Bunun üzerine Hz. Hüseyin ve yanındakiler önce aç susuz bırakılmış, suya ulaşmaları engellenmiş sonra da kılıçtan geçirilerek katledilmişlerdir. Bu katliamdan Hz. Hüseyin’in kız kardeşi Zeynep ve Hz. Hüseyin’in oğlu Zeynelabidin sağ kurtulmuşlardır. 12 imamlar Zeynelabidin’den devam etmiştir. Aleviler Zeynelabidin’in kurtuluşuna istinaden aşure çorbası yaparak ve kimi yerlerde kurbanlar keserek sevinmekte ve şükretmektedirler.

Yas ve oruç

Yas ve oruç 12 gün sürmektedir. Bu oruç bir ay orucu değildir, bir yas orucudur.  Esas olan oruç değil, esas olan yas tutmaktır. Oruç bu yas tutmanın bir gereği olarak yapılmaktadır. Aleviler 12 gün boyunca yas hali içerisinde yaşamaktadırlar.

Bu süre içerisinde;

Her türlü zevk ve eğlenceden uzak durulur

Asla düğün, bayram, eğlence yapılmaz

12 gün boyunca asla et yenmez, su içilmez. (Oruç açıldıktan sonra sıvı ihtiyacı su dışındaki sıvılarla karşılanır)

Oruç,  sabah gün ağarırken başlar, akşam gün kararmaya başlayınca açılarak bitirilir.

Oruç açıldıktan sonra da et yenmez, su içilmez ve de hayvansal gıdalardan uzak durulur

Hz. Hüseyin’in katledildiği 10. gün matem daha yoğun yaşanır.

12 gün boyunca zaruri haller dışında suyla haşır neşir olunmaz.

Oruç 12. gün aşurelerin pişimine kadar sürer ve aşure ile açılarak son bulur.

Aşure günü

Alevilerde aşure günü orucun son günü yani 12. günüdür. Sabahın erkeninden her evde aşure kazanı ocağa konur ve piştikten sonra tüm ev halkıyla öğlenleyin (aşurenin piştiği zamana göre) birlikte açılarak oruç ve yas son bulur.

Muharrem matem orucu 12 imamlar aşkına 12 gün tutulur ve 12 gün 12 çeşit malzemeyle yapılan aşure çorbasıyla açılarak son bulur.

Aşure yendikten sonra Zeynelabidin’in kurtulmasına istinaden dualar edilir, kimi imkanı olanlar kurbanlar keserler, Cemler yapılır.

Günümüzde Muharrem matemi

Muharrem matemi ve orucu köy ortamında çok yoğun yas haliyle yaşanırdı, kentleşmeyle birlikte birçok husus yerine getirilemez hale geldi. Özellikle Alevi olduğunu gizleyen bir toplumun bırakın kendi ritüellerini korumayı, oruç tuttuğunu bile söyleyememesi manidar bir durumdur.

Alevi tarihinin sembol olayları, sembol isimleri vardır; Madımak, Maraş, Çorum, Pir Sultan, Hızır Paşa, Şah Hatayi, Kalender Çelebi, II. Mahmut, Kuyucu Murat, Yavuz Selim, Hamdullah Çelebi, Şeyh Bedrettin, Yezit, Kerbela vb gibi. Bunların en eskisi ve en etkini Kerbela olagelmiştir. Kerbela’da 10 Muharrem’de şehit edilen Hz. Hüseyin ve yanındaki 72 kişinin yaşadığı direnç ve teslim olmadan, öleceklerini bile bile canlarını ortaya koymaları ve Yezit’e biat etmemeleri bu nedenle de vahşice öldürülmeleri onlar için günümüzde dahi gözyaşı dökülmesinin ve matem tutulmasının nedenidir.

Kerbela’yı Kerbela yapan Hz. Hüseyin’dir. Hz. Hüseyin’i Hz. Hüseyin yapan ise onun zalimin zulmüne biat etmemesidir. Canını davası uğruna ortaya koymasıdır.  Bu nedenle Kerbela Alevilerce hep güncelliğini korumuştur. Çünkü Aleviler için ne Kerbela bitmiş, ne Yezit bitmiş ne de onun zalimliğine direnen Hz. Hüseyin bitmiştir. Tarihte bunlar hep başka isimlerle karşımıza çıkmıştır. Yezit; Yavuz olmuş, Hızır Paşa olmuş, Kuyucu Murat olmuş, II. Mahmut olmuş; Dersim’de, Maraş’ta, Çorum’da, Madımak’ta,  Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetenler olmuştur. O yüzden Kerbela hep güncel olmuştur. Aleviler artık günümüzde Muharrem matem orucunu bu acıların ortak tarihi olarak kabul edip hepsinin acısına ve anısına bu yası tutmaktadır.

Yezit, sadece Aleviliğin değil insanlığın düşmanıdır, çünkü dava insanlık davasıdır. Aleviler bu insanlık davasına her zaman mazlumların yanında yer almasını bilmişlerdir. Bizim için zalimler Yezit’in, mazlumlar ise Hüseyni duruşunun temsilcileridir.

Zalimin zulmü karşısında mazlumun yanında saf tutanlar aşkıyla cümlemizin yasları ve oruçları kabul ve makbul olsun.

Aşk ile… (AK/HK)

* Bu yazı Ali Kenanoğlu’nun kişisel bloğunda yayımlanmıştır.